Miras Hukuku
Miras hukuku kapsamında miras, soy ve dağıtım yasaları aracılığıyla elde edilen mülkiyeti ifade etmektedir. Bazen bir vasiyet yoluyla elde edilen mülk için kullanılsa da mirasın yasal anlamı, yalnızca bir kişi vasiyet bırakmadan öldüğünde, vasiyet yoluyla mirasçıya kalan malları içermektedir. Bir kişinin mirasının geçerli bir vasiyet tarafından elden çıkarılmayan herhangi bir kısmı, veraset mahkemesi tarafından denetlenmektedir.
Miras hukuku açısından genel olarak, yalnızca ölen kişinin eşi ve akrabaları miras hakkına sahip olmaktadır. Yaşayan bir eş genellikle mülkün en büyük payına veya merhumun çocuğu yoksa tamamına hak kazanır. Bir merhumun yaşayan eşi olmaması durumunda miras, temsil hakkı veya kişi başına sağ kalanlar arasında bölünmektedir. Merhumun hayatta olan eşi veya herhangi bir soyu yok ise mirası bir sonraki en yakın akraba veya akrabalara, akraba bulunamazsa devlete intikal etmektedir.
Bir kişinin sahip olduğu taşınır ve taşınmaz mallar, Miras Hukuku kapsamında yer almaktadır. Ailede gerçekleşen bir ölüm halinde, duruma göre karı koca ile birlikte miras tartışmasına çocuklar girer. Dolayısıyla bu yönde hak sahibi olanlar yakın aile üyeleridir. Miras süreciyle ilgili diğer ayrıntılar şu şekildedir;
- Ölen kişinin çocuğu yoksa miras anne ve babasına kalır.
- Ölen kişinin çocuğu veya anne babası yoksa mal varlığının bir kısmı, erkek veya büyükbabası ile birlikte karı kocaya geçer.
- Bir kişinin ölümü durumunda, mirasçı yoksa mal varlığının doğrudan devlete geçtiği durumlar da vardır.
Miras Hukuku Neleri Kapsar?
Miras hukuku davaları şunları içermektedir;
- Mirasçıların pay ve oranlarına ilişkin davalar,
- Vasiyetnamenin iptali davası,
- Tenkis davası,
- Muris Muvazaası davaları,
- Terekenin tespiti davaları,
- Mirasçılıktan çıkarma iptal davaları,
- Ortaklığın giderilmesi davası,
- Mirasın denkleştirilmesi davası,
- Miras sözleşmesinin iptaline ilişkin davalar,
- Terekenin tespitine ilişkin davalar,
- Reddi miras davaları,
- Mirasın reddi kararının iptaline ilişkin davalar.
Miras Hukukunda Mal Paylaşımı Nasıldır?
Miras hukuku kanunları, bireylerin ölen bir aile üyesinin mirasından varlıkları nasıl alacaklarını belirleyen tüzük ve yönetmelikleri içermektedir. Bu yasalar, bir vasiyetnamenin yazılmadığı ya da ölen kişinin tüm mal varlığını kapsamadığı durumlarda, hak sahiplerinin miras alabilmelerini sağlamaktadır. Bazı durumlarda, bu yasalar aynı zamanda bazı akrabalara, merhumun vasiyetinin gerçek koşullarına bakılmaksızın kullanabilecekleri bir miras talep etme hakkı da sağlamaktadır.
Miras hukuku çerçevesinde tereke, miras bırakanın malvarlığına dahil olan, mirasçılara geçen hak ve borçları kapsamaktadır. Buna özellikle aile ve kişiler hukukuna ilişkin haklar girmez. Terekeye dahil haklar; ayni haklar, borçlar hukukuna ait ilişkiler, fikri haklar. Terekeye dâhil olmayan haklar ise; oturma, intifa, vekâlet, hizmet, kira, ariyet, komisyon, kişiye bağlı haklardır.
Yasal mirasçılar, miras hukuku kapsamında kanun koyucunun tayin ettiği mirasçıları içermektedir. Bunların mirasçılık sıfatı miras bırakının iradesinden değil kanun koyucunun iradesinden kaynaklanmaktadır. Yasal mirasçılar ilk olarak miras bırakanın hısımlarıdır. Bunların yanında sağ kalan eşin ve devletin de mirasçılığı bulunmaktadır. Hısımlıktan doğan yasal mirasçıların tespitinde zümre sisteminden yararlanılmaktadır. Zümre sistemi, bir kişiden üreyenlerin, o kişiyle birlikte meydana getirdiği hısımlık topluluğu şeklinde açıklanabilir. Birinci, ikinci ve üçüncü zümre miras hukuku kapsamında miras bırakanın mirasçısıdır. Dördüncü ve beşinci zümreler mirasçı olmazlar.
- Eş, birinci derece mirasçılar ile birlikte mirasçı durumunda olduğu zaman, mirasta mal paylaşımı konusuna esas alınacak terekede miras payı ¼ şeklindedir. Örneğin miras bırakan kişinin iki çocuğu var, bu durumda sağ kalan eş iki çocukla beraber mirasçı olmaktadır. Burada eşin miras payı terekenin 1/4‘ü olurken çocuklara kalan kısım eşit olarak paylaştırılmaktadır.
- Eş, ikinci derecede mirasçılar ile birlikte mirasçı olduğu zaman, terekenin 1/2’sini miras payı olarak almaktadır.
- Eş, üçüncü derecede mirasçılar ve onların çocukları ile birlikte mirasçı olduğu zaman miras payı terekenin 3/4’ü olmaktadır.
- Birinci ve ikinci zümrede hiç mirasçı olmaması durumunda, üçüncü zümrede de zümre başları ve onların çocukları hayatta değilseler, ölen kişinin eşi tek başına mirasçı olmaktadır.
Miras hukuku açısından mal paylaşımı, oldukça karmaşıktır ve beraberinde sorunların ortaya çıkmasına de neden olmaktadır. Bu sebeple, mirasçılık ve mirasta mal paylaşımı konularının miras avukatı tarafından değerlendirilmesi ve ele alınması hukuki açıdan problemlerin yaşanmamasına ve yaşanacak problemlerin önlenmesinde yardımcı olacaktır.
Vasiyetname Olmadan Mal Paylaşımı Yapılması
Miras Kanunu kapsamında, malın yarısı duruma göre karı ya da kocaya aittir ve diğer yarısı da çocuklar arasında eşit olarak paylaştırılır. Ailedeki mirasın intikal ettirilebilmesi için ilgili mallar için bazı belgelerin ibraz edilmesi gerekmektedir. Mülkiyet unvanlarına ek olarak, aileye bırakılan miras hakkında eksiksiz bilgi içeren bir vasiyetname gerekmektedir. Vasiyetnamenin olmaması durumunda ise mal paylaşımı ölen kişinin eşinin hayatta olup olmamasına göre değişkenlik göstermektedir. Bu duruma göre belirlenecek olan mal paylaşımından önce miras bırakan kişinin ölüme bağlı sözleşme akdedip akdetmediği araştırılmaktadır. Eğer ortada akdedilmiş bir mirasçı yok ise miras hukuku kapsamında miras paylaşımı aşamasına geçilmektedir.
- Sağ olan eş mirasın ¼ ‘ünü almayı hak eder.
- Kalan pay çocuk ve torunlar arasında eşit olarak bölünür.
Eğer sağ kalan eş, anne ve babası ile birlikte mirasçı olursa;
- Eş mirasın yarısını almaya hak kazanır.
- Kalan kısım anne baba ve onların alt soyları arasında eşit olarak paylaştırılır.
Mirastan Çıkarılma Durumu
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 510 ila 513. maddeleri arasında düzenlenen mirasçılıktan çıkarma durumu, saklı paylı mirasçının saklı payını tamamen ya da kısmen ortadan kaldıran istisnai hallerden biridir. 510-513. Maddelerinde düzenlenen miras hukuku kapsamında mirasçılıktan çıkarma yani mirastan ıskat ile miras bırakan kişi tarafından saklı paylı mirasçıların bazı durumlarda miras haklarından tamamen ya da kısmen mahrum bırakılmalarını sağlamaktadır. Mirastan çıkarılma; miras bırakan kişinin kanunların gösterdiği sebeplerden birine dayalı olarak gerçekleştirdiği tek taraflı iradesine dayanan ölüme bağlı tasarrufu neticesinde saklı pay sahibi mirasçısı olan kişinin saklı payı da dâhil olacak şekilde miras payının tümünden yoksun kalması ya da azaltılmış bir saklı pay dışında kalan miras payını alamaması şeklinde açıklanmaktadır.
Miras hukuku nezdinde mirasçılıktan cezalandırıcı çıkarma; mirasçının sergilemiş olduğu bazı davranışları sonucunda saklı pay sahibi olmayı hak etmeyecek olması nedeniyle bir özel hukuk cezası olarak tanımlanmaktadır. Medeni kanunun 510. Maddesinde belirtilmiş olan cezai amaçla mirasçılıktan çıkarma sebeplerine göre;
- Mirasçı miras bırakan kişiye veya onun yakınlarına karşı ağır bir suç işlemişse,
- Mirasçı, miras bırakana veya miras bırakanın aile üyelerine karşı aile hukukundan doğan yükümlülüklerini önemli ölçüde yerine getirmemişse miras bırakan, mirasçılarını mirastan ıskat edebilir.
Miras hukuku kapsamında mirastan çıkarma, mirasçılık sıfatını sona erdiren hallerden birisini teşkil etmektedir. 511/1. maddesi kapsamında mirasçılıktan çıkarılan kişi, mirastan pay alamayacağı gibi tenkis davası da açamayacaktır. Mirasçılıktan tamamen çıkarılan kişinin mirasçılık sıfatı ve vasfı ortadan kalkmaktadır. Miras hukuku çerçevesinde miras bırakan kişi, mirasçısının saklı payında tamamıyla ıskat edebileceği gibi bunun bir kısmı üzerinden de ıskat edebilmektedir.
Mirasın Reddedilmesi
Mirasın reddedilmedi, miras hukuku kapsamında kanuni veya atanmış olan mirasçının kendilerine geçmiş olan mirası kabul etmemek konusundaki irade beyanları anlamına gelmektedir. Mirasın reddi hakkına sahip olan kişiler, kanuni ve atanmış mirasçıları kapsamaktadır. Atanmış mirasçı, miras sözleşmesi ile mirasçı atanmış olsa dahi mirası reddedebilmektedir. Buna karşılık, musalehin yani lehine belirli mal vasiyet olunan kişi mal vasiyetini reddetmesine ihtiyaç yoktur, süresi içinde bunu talep etmemekle mal vasiyetinin ifasını talep hakkı düşmektedir.
Mirasın reddedilme nedenleri miras hukuku nezdinde şunları kapsayabilmektedir;
- Emlak vergilerinden kaçınma.
- Devlet yardımı için uygunluk kaybı.
- Güçlükten kaçınma.
En yakın mirasçıların hepsinin mirası reddetmesi durumunda miras devlete yani hazineye geçmez. Miras hukuku kapsamına göre bu durumda mirasın resmi tasfiyesi yapılmaktadır. Tereke borçları ödendikten sonra geriye kalan bakiye sanki reddedilmemiş gibi mirasçılara verilmektedir.
Vasiyetname Türleri ve Hazırlama Şartları
Türk Medeni Kanunu’nda üç tür vasiyetname söz konusudur. Bunlar yazılı, sözlü ve resmi vasiyetnamedir. Miras paylaşımı sırasında ilk bakılması gereken şey miras bırakanın üç türden birinin şartlarını sağlayan bir vasiyetname hazırlayıp hazırlamadığıdır. Vasiyetnamede murisin mirasçıların saklı paylarını ihlal eden tasarruflarının bulunması halinde ise bu ihlal durumu tenkis davası ile düzeltilmektedir.
Vasiyetname yapabilmek için ilk koşul on beş yaşını doldurmuş olmak ve ayrıt etme gücüne sahip olmaktır. Vasiyetname yapılırken miras bırakanın uyması gereken bazı sınırlamalar bulunmaktadır. Miras bırakan kişi tereke üzerinde sınırsız hakka sahip değildir.
Resmi Olarak Vasiyetname Hazırlanması
Resmi vasiyetname, miras bırakanın okuma yazma bilip bilmemesine bağlı olarak iki şekilde yapılmaktadır. Okuma yazma biliyorsa hazırladığı resmi vasiyetname noter veya sulh hukuk hâkimliğine onaylama işlemi tarihi belirtilerek sunularak onay alınmalıdır. Onayın alınmasının ardından resmi vasiyet iki tanık huzurunda okunur ve tanıkların imzası alındıktan sonra geçerli hale gelmektedir.
Miras hukuku bakımından, kanunda sayılan bazı kişiler vasiyetnamenin hazırlanmasında resmi görevli memur ya da tanık olarak bulunamamaktadırlar. Bu kişiler;
- Fiil ehliyeti bulunmayan kişiler,
- Kamu hizmetinden yasaklı olan kişiler,
- Okur-yazar olmayan kişiler,
- Miras bırakanın eşi, alt ve üst soy kan hısımları, kardeşleri ve bunların eşleri
El Yazısı İle Vasiyetname Hazırlanması
El yazılı vasiyetname, miras bırakan kişinin kendi el yazısı ile yazdığı vasiyeti temsil etmektedir. Mahkemeye sunulma zorunluluğu bulunmamaktadır. Ancak baştan sona el yazısı ile yazılması ve yazıya tarih atılması şartı aranmaktadır. Bu iki şarttan birinin eksik olması durumunda vasiyet geçersiz hale gelmektedir.
Sözlü Vasiyetname Hazırlanması
Sözlü vasiyetname, olağanüstü durumlarda verilmiş olması şartı bulunmaktadır. Bunun için mirasçının iki tanığa sözlü vasiyette bulunması gerekmektedir. Sözlü vasiyet bu tanıklar tarafından yazıya dökülerek, sulh hâkimine teslim edilmektedir. Tanıkların okuryazar olması şartı bulunmaktadır.